Dünya, Korona virüsün küresel ölçekte yarattığı ilk şok dalgasını yavaş yavaş atlatırken, korona sonrası dönemde sağlıktan sonra en öncelikli ve stratejik hale gelen sektörler tarım ve gıda sektörleri oldu.
Korona salgınının dünyanın gündemine küresel bir tehdit olarak girmesinin üzerinden bir aydan fazla bir zaman geçti. İlk şok dalgası, aşı, ilaç ve solunum cihazları gibi sağlık sektörüyle ilgili tartışmaları alevlendirmişti. Şimdiyse sağlık haricindeki diğer yaşamsal sektörlerin geleceği konuşulmaya başlandı. Öyle görünüyor ki korona sonrası dönemde artık sadece sağlık sisteminde değil, tarım, gıda, enerji, ulaşım, su gibi sektörlerde de küresel ölçekte köklü yapısal değişiklikler olacak. Bu durum, 2018 yılında 190’dan fazla ülkeye 1.800 çeşit tarım ürünü ihraç ederek 17,7 milyar ABD doları ihracat geliri elde etmiş önemli bir tarım ülkesi olan Türkiye için de önemli fırsatlar barındırıyor.
Tarım ve gıda sektöründe yeni projeler geliştirilmesi konusunda TurSEFF finansmanı ve teknik destek imkanlarıyla ilgili açıklamalarda bulunan TurSEFF Direktörü ve Stantec Türkiye Genel Müdürü Dr. Murat Sarıoğlu şu açıklamalarda bulundu;
“TurSEFF’in projelere hem teknik destek veren hem de finansman sağlayan yenilikçi bir yapısı var. Tarım ve gıda sektörleri TurSEFF için önemli ve öncelikli sektörlerin başında geliyor ve bu alanda sürdürülebilir projelerin hayata geçirilmesi için TurSEFF gibi yenilikçi programların önemli bir katalizör etkisi oluşturabileceğini düşünüyoruz. Ülkemizde tarımı küresel dalgalanmalar ve iklim değişikliğinin getirdiği olumsuz etkilerden koruyarak daha sürdürülebilir olmasını sağlayacak önemli imkanlara sahibiz. Öte yandan TurSEFF olarak bugüne kadar teknik destek verdiğimiz ve finansmanına 645 milyon Avro’yu aşkın katkıda bulunduğumuz 1600’den fazla projenin tamamı sürdürülebilirlik amacına hizmet eden çevreci ve verimliliği yüksek teknolojilerden oluşuyor. Hem ekonomiye hem ekolojiye katkısı olan bu teknolojilere bir örnek vermek gerekirse; TurSEFF’te su verimliliğini gözeten tarımsal sulama sistemlerini ve su geri kazanımını destekleyebiliyoruz. Bu sistemler aynı zamanda enerji verimliliği de sağlayabildiği gibi, istendiği takdirde enerjisini yenilenebilir kaynaklardan elde edebilecek bütünleşik sistemler de TurSEFF açısından uygun ürün ve teknolojilerden kabul ediliyor.”
Aslında tarım ve gıda gibi sektörlerin stratejik bir öneme sahip oldukları Korona salgınından önce de zaten biliniyordu ama küresel ölçekte yaşanan bir salgın ile görüldü ki bu sektörleri yeni ve bütüncül bir yaklaşımla yeniden yapılandırmaya her zamankinden daha çok ihtiyaç var. Bu durum aslında Türkiye için de yeni bir dönemin başlangıcı olabilecek bir potansiyel barındırıyor. Elverişli coğrafi koşulları, uygun iklimi ve bereketli topraklarıyla tarım ve gıda alanında dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olan Türkiye’de 2018 yılı referans alındığında toplam istihdamın %20’si tarım alanında çalışıyordu ve sektör, 42,5 milyar ABD doları büyüklüğü ile ülke GSYİH’nin %5,8’ini oluşturmaktaydı. Bu performansıyla dünyanın en büyük 7. tarım üreticisi olan Türkiye, aynı zamanda hayvancılık alanında da önemli bir potansiyele sahip.
Bugün bu potansiyelin önünde çok daha büyük fırsatlar olduğunu belirten Sarıoğlu, “Sürdürülebilir bir tarım için çevreci ve verimliliği yüksek teknolojilere yatırım yaparak daha üst basamaklara tırmanabiliriz. Giderek artan dünya nüfusunun 2050’de 10 milyara yaklaşması bekleniyor. Bu nüfusu sağlıklı bir şekilde beslemek, ama bunu yaparken suyu, enerjiyi ve tüm kaynakları da verimli kullanıp en az girdi ile en çok çıktıyı alabileceğimiz verimli sistemlerin hayata geçirilmesi gerekiyor. İnsanlığın ihtiyaçlarını giderirken kaynakların verimli kullanıldığı bütüncül ve optimum çözümler üretmezsek sistem yine eskisi gibi küresel şok dalgalarına açık olacak. Üstelik iklim değişikliği gibi bir problemle de mücadele etmemiz gereken bir dönemdeyiz. Bunun için sürdürülebilir bir tarım ve gıda yaklaşımı şart ve bunu sağlamanın yolu da kaynak verimliliğine yatırım yapmak. TurSEFF bu ihtiyaca yönelik olarak geliştirilmiş geniş bir çözüm yelpazesine sahip. Tüm sektörü bu fonlardan faydalanmaya davet ediyoruz.”